Rar Şifresi : [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Filmleri oyuna çevirme fikri gerçekten de iyi bir fikir. Son
zamanlarda oyunları da filme çevirmeye başladılar, bu da ayrıca iyi bir
fikir. Tarihte bizde iz bırakmış filmlerin içine girip, onun dünyasında
savaşmak, konusunda bizim de yerimizin olması gerçekten de harika bir
duygu. Zamanında bizi çok etkileyen sahneler, replikler olmuştur. Şimdi
artık ilerleyen teknoloji sayesinde biz de bu dünyanın içinde
olabiliyoruz. Orada, televizyon ekranında gördüğümüz ter döken
karakterin yerine geçebiliyor, belki de kim bilir, filmin izlediği yolu
değiştirip o zaman izlerken, "keşke böyle olsaydı" dediğimiz gibi
yapıyoruz. Artık bu şans bize verildi, bize de bunu sonuna kadar
kullanmak düşüyor.
John Carpenter'ı hepiniz tanırsınız. Sağlam hikayeleri vardır. Bir
zamanlar The Thing adında harika bir film vizyona girmişti (1982).
Herkesi derinden etkilemişti. Ben filmi tazeyken izleyemedim ama
izlediğim zaman, benim de üzerimde derin etkiler yaratmıştı, izler
bırakmıştı. Hala sırtımda kesik izleri vardır
İşte Computer Artworks bu güzel filmi alıyor ve tam ağzımıza
(bilgisayarımıza) layık bir oyun haline getiriyor. Gerçekten de
oynarken yerimizde duramayacağımız, her saniyesi aksiyon ve korku kokan
bir oyun bu. Bu dediklerimi oynarken daha iyi anlayacaksınız.
Oyunda bir askeriz. Filmin geçtiği Antartika'ya neler olup bittiğini
öğrenmeye gönderiliyoruz. Araştırma bölgesine indiğimizde işlerin
yolunda gitmediğini anlıyoruz. Fırtına yüzünden telsiz bağlantımız
kopuyor. Adamlarımızla birlikte, dış dünyadan kopmuş bir şekilde orada
kalıyoruz. Herşey bize ve adamlarımıza kalıyor. Ortada neler döndüğünü
araştırmak, ve olanlara bir çare bulmak zorundayız. İşte o anda yola
koyuluyoruz.
Oyunun atmosferi çok büyüleyici. Yanınızdaki adamların bile sizi strese
sokacağını düşünürsek, artık mekanın neler yapacağını ne siz sorun ne
de ben söyliyeyim. Dolaştığınız mekanlar genelde iç mekanlar, ama arada
sırada fırtınalı dış mekana da çıkabiliyorsunuz. Zaten dışarısı komple
beyaz, fırtınada da birşey gözükmüyor. Dışarı çıktığınızda, yaptığınız
tek şey, başka bir kapıdan çıktığınız binanın değişik bir kısmına
girmek oluyor. Dış mekanların başka bir aksiyonu yok yani. Bir de son
bölümlere doğru bir iki şey patlatıyorsunuz. O kadar. Asıl olay, iç
mekanlarda geçiyor. Araştırma lablarında olduğunuzdan etraf kesik
yaratıklarla, patlayıcı kimyasallarla dolu. Bu nedenle ateş ettiğiniz
yere, hatta bastığınız yerlere bile dikkat etmeniz gerekmekte.
İlerlediğiniz zaman, karşınıza neyin nereden çıkacağını asla
kestiremiyorsunuz. Koridor sağa dönüyor, siz sağ tarafa silahınızı
yönlendiriyorsunuz ama yaratık sol taraftaki duvarı delerek karşınıza
çıkıveriyor. Oyun boyunca asla silahınızı indiremeyeceksiniz, tamamen
paronayak bir şekilde ilerlemek zorunda kalacaksınız.
Oyunda sadece yaratıklarla değil, yanınızdaki adamlarla da ilgilenmeniz
gerekli. Oyunda güven meselesi çok harika bir şekilde işlenmiş.
Yanınızdaki askerlerinizin size güvenmesi gerekiyor ve bunu sağlamak da
size düşüyor. Size güvenmedikleri zaman sizin emirlerinizi
dinlemeyebiliyorlar. Hatta daha da şüphelenirlerse, size ateş
edebiliyorlar. Onların güvenlerini sağlamak için, onlara silah, sağlık
çantası veya çephane veriyorsunuz. Böylece güvenleri artıyor. Oyun
boyunca yaptığınız hareketler, adamlarınızın size olan güvenlerini
değiştiriyor. Peki neden size güvenmiyorlar dersiniz? Çünkü her an
herkes yaratığa dönüşebiliyor. Bir virüs olan yaratığı vücudunuza almak
ve yaratığa dönüşmek için sadece ufacık bir salya bile yeter. Bazen
yoğun bir kapışmanın ardından kimin hastalandığını
anlayamayabiliyorsunuz. İlerlerken hiç beklemediğiniz bir anda
arkanızdaki çok güvendiğiniz bir adam yaratık olup size saldırabiliyor.
Bu da hiç iyi birşey değil. Bunu engellemek için adamlarınızı
yaratıklardan uzak tutmanız, onları korumanız gerek. Uzak tutmanız
derken, diğer adamların kullanımı size ait değil, hepsinin tamamen
kendilerine has yapay zekaları var.
Adamlarınızın hasta olup olmadıklarını kan testi ile
anlayabiliyorsunuz. Bunu onlara uygulayarak gerçeği öğrenebiliyorsunuz.
Alet kırılırsa, adam yaratık demektir ve hemen testin ardından size
saldırmaya başlıyor zaten. Ayrıca oyunda iğrenç kanlı mekanlara da
gireceksiniz. Kopmuş kollar, parçalanmış kafalar, yerlerde kan akan
odalar göreceksiniz. Siz gördüğünüzde etkilenmeyebilirsiniz belki ama
yanınızdaki askerleriniz korkmaya başlayabiliyorlar. Korktuklarını
hemen belirtiyorlar zaten ama siz karakter ekranından onların
resimlerine bakarak da bunu anlayabiliyorsunuz. Hemen titremeye
başlıyorlar. Oyunda korku 2 kademe. Az korkarlarsa sağa sola
panikleyerek bakıyorlar, çok korkarlarsa titremeye başlıyorlar ve
saçmalıyorlar. Uzun süre korkarlarsa, size olan güvenleri düşüyor veya
kaçıp gidiyorlar. Adamların korkularına engel olmak için veya
iyileştirmek için korkulan mekandan uzaklaşmanız gerekiyor. Ama orada
işiniz varsa, askerinize adrenalin de enjekte edebiliyorsunuz ve bir
süreliğine panik yapmamasını sağlıyor. Bu odada tamir edilecek bir
aletin olduğu zamanlarda, korkan bir mühendis varsa çok işe yarıyor.
Çünkü normalden 10 saniyede bitirdiği bir işi, korkarken 1 dakikada
ancak bitirebiliyor.
Oyunda ilerlerken bir dolu asker kaybedeceksiniz. Çoğu yaratık olacak
ve kendi ellerinizle onları öldürmek zorunda kalacaksınız. Ama
genellikle de yeni adamlar bulacaksınız. Zaten ana göreviniz yaşayan
birilerinin olup olmadığını araştırmak. Bunu yaparken işler karışıyor.
Rastladığınız adamlar ya doktor oluyorlar ya da mühendis. Doktorlar
devamlı sizi iyileştiriyorlar, mühendisler ise etrafta kapıları açmaya
yarayan bozuk terminalleri tamir etmeye yarıyorlar. Bazen bizim adam da
tamir edebiliyor ama çok komplikeyse beceremeyebiliyor da
Adamlarımıza bizi takip etmeleri, beklemeleri gibi emirler
verebiliyoruz. Ayrıca karakter ekranından, onlara silah ve cephane de
verebiliyoruz. Diğer sağlık verme, iğne yapma gibi şeylerde ise,
gerekli aleti inventory'den seçip, adama yüzümüzü dönüp sağ mouse
tuşuyla yapıyoruz.
Oyunda karşımıza çıkan yaratıklar da oldukça garip ve iğrenç. İlk
başlarda minik böceğimsi yaratıklar karşımıza çıkıyorlar ve bunları
normal silahlarımızla tıkır tıkır öldürebiliyoruz. Ama daha büyükleri
geldiği zaman, öncelikle normal silahımızla enerjilerini sonuna kadar
düşürmemiz, hemen ardından da alev silahıyla yakmamız gerekiyor. Eğer
yaratıklar hamileyse, içlerinden yavruları çıkıp sizi ısırabiliyorlar.
Alev makineniz yoksa, kaynak makinesi gibi daha minik silahlar da
bulabiliyorsunuz. Oyunda sağlık veya silah gibi derdiniz pek olmuyor,
genelde kıyıda köşede, ter edilmiş odalarda silah ve sağlık
bulabiliyorsunuz.
Silahlarımız fazla çeşitli değil. Tabanca, makineli tüfek, shotgun,
grenade launcher, alev makinesi, kaynak makinesi, sniper silahlarımız
arasında. Ayrıca kullanacağımız aletler de oyun boyunca bize yardımcı
oluyor. Bunlar arasında, yangın söndürücü, kan testi, adrenalin, 3
çeşit el bombası, el feneri ve sağlık çantası var. Aralarında en
önemlisi el feneri. Çünkü genelde karanlık mekanlarda olacağız ve
kıyıda köşede silah ve sağlık bulmak için el fenerine ihtiyacımız
olacak. Yangın söndürücü ise hiç beklemediğimiz bir anda çıkan
yangınlarda kızarmamamız için yardımımıza koşacak.
Oyunun grafikleri, fazla detaylı olmamakla birlikte göze hoş gözüküyor.
Geforce 3 ve daha yukarısı ekran kartları için yapılmış bir dolu
efektle geliyor ve bunlar atmosferi ikiye katlayan cinsten ışık
oyunları. Sallanan lambalar sis gibi şeyler. Karakter animasyonları
oldukça yumuşak, yüz modellemeleri de detaylı sayılır. Ama genel olarak
mekan ve karakterler fazla detaylı değiller. Ama yine de neyin ne
olduğu anlaşılabiliyor. Mesela kullandığımız bilgisayarlardaki masaüstü
ikonlarını görebiliyoruz
Oyundaki canavar modellemeleri ise herşeyden daha iyi olmuş, bazen
kameralarla falan izleme şansınız oluyor, yakından bakarak incelerseniz
çok "şeker" modellendiklerini göreceksiniz.
Oyun ses olarak da oldukça başarılı. Dinamik müzikler oyunun
atmosferini körüklüyor. Girdiğiniz odalarda değişen müzik, savaşlarda
temposu artan kemanlar falan hep sizi koltuğunuzdan fırlatmak için
yapılmışlar. Ayrıca oyunun credits müziği de oldukça iyiymiş. Silah
seslendirmeleri, mekanlardaki akustik de iyi ayarlanmış. Yankılanma
efektleri, yaratıkların böğürmeleri falan da oldukça yerinde. Sadece
arada sırada ara demolarda ses gidiyor, bunun çözümü nedir bilmiyorum
ama fazla sorun olacağını sanmıyorum.
Sistem ihtiyacı olarak o kadar da yüksek bir sisteme ihtiyaç duymuyor
bu oyun. Ama yine de P3-800 ve 128 RAM'den aşağı olmasın ki ağız
tadıyla oynayabilesiniz. Oyun GeForce 2 MX'lerde de rahat çalışabiliyor
ama dediğim gibi, Geforce 3 ve yukarısı için optimize edilmiş aslında.
Yazının sonuna gelirken, bu oyunu sizlere ısrarla tavsiye ediyorum.
Çünkü gerçekten alınması ve korkulması gereken bir oyun. Ben aldım ve
korktum. Gerçekten
Gerek konusu, gerek atmosferi, beklenmedik olayları falan, aynen
filmini yansıtıyor. Oyunu oynamadan önce fırsatını bulursanız filmini
izlemenizi tavsiye ederim. Oyun o zaman daha da anlamlı hale geliyor.
Şimdi ben bu yazıyı bitiriyorum, siz de hemen gidip bu oyunu
alıyorsunuz.
Sistem Gereksinimleri :
İşletim Sistemi: Windows 98/ME/2000/XP
İşlemci: 400 MHz Pentium III
RAM: 64 MB of
Ekran Kartı: 8 MB 3D
HDD: 600 MB
FileFactory Linkleri :
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Filmleri oyuna çevirme fikri gerçekten de iyi bir fikir. Son
zamanlarda oyunları da filme çevirmeye başladılar, bu da ayrıca iyi bir
fikir. Tarihte bizde iz bırakmış filmlerin içine girip, onun dünyasında
savaşmak, konusunda bizim de yerimizin olması gerçekten de harika bir
duygu. Zamanında bizi çok etkileyen sahneler, replikler olmuştur. Şimdi
artık ilerleyen teknoloji sayesinde biz de bu dünyanın içinde
olabiliyoruz. Orada, televizyon ekranında gördüğümüz ter döken
karakterin yerine geçebiliyor, belki de kim bilir, filmin izlediği yolu
değiştirip o zaman izlerken, "keşke böyle olsaydı" dediğimiz gibi
yapıyoruz. Artık bu şans bize verildi, bize de bunu sonuna kadar
kullanmak düşüyor.
John Carpenter'ı hepiniz tanırsınız. Sağlam hikayeleri vardır. Bir
zamanlar The Thing adında harika bir film vizyona girmişti (1982).
Herkesi derinden etkilemişti. Ben filmi tazeyken izleyemedim ama
izlediğim zaman, benim de üzerimde derin etkiler yaratmıştı, izler
bırakmıştı. Hala sırtımda kesik izleri vardır
İşte Computer Artworks bu güzel filmi alıyor ve tam ağzımıza
(bilgisayarımıza) layık bir oyun haline getiriyor. Gerçekten de
oynarken yerimizde duramayacağımız, her saniyesi aksiyon ve korku kokan
bir oyun bu. Bu dediklerimi oynarken daha iyi anlayacaksınız.
Oyunda bir askeriz. Filmin geçtiği Antartika'ya neler olup bittiğini
öğrenmeye gönderiliyoruz. Araştırma bölgesine indiğimizde işlerin
yolunda gitmediğini anlıyoruz. Fırtına yüzünden telsiz bağlantımız
kopuyor. Adamlarımızla birlikte, dış dünyadan kopmuş bir şekilde orada
kalıyoruz. Herşey bize ve adamlarımıza kalıyor. Ortada neler döndüğünü
araştırmak, ve olanlara bir çare bulmak zorundayız. İşte o anda yola
koyuluyoruz.
Oyunun atmosferi çok büyüleyici. Yanınızdaki adamların bile sizi strese
sokacağını düşünürsek, artık mekanın neler yapacağını ne siz sorun ne
de ben söyliyeyim. Dolaştığınız mekanlar genelde iç mekanlar, ama arada
sırada fırtınalı dış mekana da çıkabiliyorsunuz. Zaten dışarısı komple
beyaz, fırtınada da birşey gözükmüyor. Dışarı çıktığınızda, yaptığınız
tek şey, başka bir kapıdan çıktığınız binanın değişik bir kısmına
girmek oluyor. Dış mekanların başka bir aksiyonu yok yani. Bir de son
bölümlere doğru bir iki şey patlatıyorsunuz. O kadar. Asıl olay, iç
mekanlarda geçiyor. Araştırma lablarında olduğunuzdan etraf kesik
yaratıklarla, patlayıcı kimyasallarla dolu. Bu nedenle ateş ettiğiniz
yere, hatta bastığınız yerlere bile dikkat etmeniz gerekmekte.
İlerlediğiniz zaman, karşınıza neyin nereden çıkacağını asla
kestiremiyorsunuz. Koridor sağa dönüyor, siz sağ tarafa silahınızı
yönlendiriyorsunuz ama yaratık sol taraftaki duvarı delerek karşınıza
çıkıveriyor. Oyun boyunca asla silahınızı indiremeyeceksiniz, tamamen
paronayak bir şekilde ilerlemek zorunda kalacaksınız.
Oyunda sadece yaratıklarla değil, yanınızdaki adamlarla da ilgilenmeniz
gerekli. Oyunda güven meselesi çok harika bir şekilde işlenmiş.
Yanınızdaki askerlerinizin size güvenmesi gerekiyor ve bunu sağlamak da
size düşüyor. Size güvenmedikleri zaman sizin emirlerinizi
dinlemeyebiliyorlar. Hatta daha da şüphelenirlerse, size ateş
edebiliyorlar. Onların güvenlerini sağlamak için, onlara silah, sağlık
çantası veya çephane veriyorsunuz. Böylece güvenleri artıyor. Oyun
boyunca yaptığınız hareketler, adamlarınızın size olan güvenlerini
değiştiriyor. Peki neden size güvenmiyorlar dersiniz? Çünkü her an
herkes yaratığa dönüşebiliyor. Bir virüs olan yaratığı vücudunuza almak
ve yaratığa dönüşmek için sadece ufacık bir salya bile yeter. Bazen
yoğun bir kapışmanın ardından kimin hastalandığını
anlayamayabiliyorsunuz. İlerlerken hiç beklemediğiniz bir anda
arkanızdaki çok güvendiğiniz bir adam yaratık olup size saldırabiliyor.
Bu da hiç iyi birşey değil. Bunu engellemek için adamlarınızı
yaratıklardan uzak tutmanız, onları korumanız gerek. Uzak tutmanız
derken, diğer adamların kullanımı size ait değil, hepsinin tamamen
kendilerine has yapay zekaları var.
Adamlarınızın hasta olup olmadıklarını kan testi ile
anlayabiliyorsunuz. Bunu onlara uygulayarak gerçeği öğrenebiliyorsunuz.
Alet kırılırsa, adam yaratık demektir ve hemen testin ardından size
saldırmaya başlıyor zaten. Ayrıca oyunda iğrenç kanlı mekanlara da
gireceksiniz. Kopmuş kollar, parçalanmış kafalar, yerlerde kan akan
odalar göreceksiniz. Siz gördüğünüzde etkilenmeyebilirsiniz belki ama
yanınızdaki askerleriniz korkmaya başlayabiliyorlar. Korktuklarını
hemen belirtiyorlar zaten ama siz karakter ekranından onların
resimlerine bakarak da bunu anlayabiliyorsunuz. Hemen titremeye
başlıyorlar. Oyunda korku 2 kademe. Az korkarlarsa sağa sola
panikleyerek bakıyorlar, çok korkarlarsa titremeye başlıyorlar ve
saçmalıyorlar. Uzun süre korkarlarsa, size olan güvenleri düşüyor veya
kaçıp gidiyorlar. Adamların korkularına engel olmak için veya
iyileştirmek için korkulan mekandan uzaklaşmanız gerekiyor. Ama orada
işiniz varsa, askerinize adrenalin de enjekte edebiliyorsunuz ve bir
süreliğine panik yapmamasını sağlıyor. Bu odada tamir edilecek bir
aletin olduğu zamanlarda, korkan bir mühendis varsa çok işe yarıyor.
Çünkü normalden 10 saniyede bitirdiği bir işi, korkarken 1 dakikada
ancak bitirebiliyor.
Oyunda ilerlerken bir dolu asker kaybedeceksiniz. Çoğu yaratık olacak
ve kendi ellerinizle onları öldürmek zorunda kalacaksınız. Ama
genellikle de yeni adamlar bulacaksınız. Zaten ana göreviniz yaşayan
birilerinin olup olmadığını araştırmak. Bunu yaparken işler karışıyor.
Rastladığınız adamlar ya doktor oluyorlar ya da mühendis. Doktorlar
devamlı sizi iyileştiriyorlar, mühendisler ise etrafta kapıları açmaya
yarayan bozuk terminalleri tamir etmeye yarıyorlar. Bazen bizim adam da
tamir edebiliyor ama çok komplikeyse beceremeyebiliyor da
Adamlarımıza bizi takip etmeleri, beklemeleri gibi emirler
verebiliyoruz. Ayrıca karakter ekranından, onlara silah ve cephane de
verebiliyoruz. Diğer sağlık verme, iğne yapma gibi şeylerde ise,
gerekli aleti inventory'den seçip, adama yüzümüzü dönüp sağ mouse
tuşuyla yapıyoruz.
Oyunda karşımıza çıkan yaratıklar da oldukça garip ve iğrenç. İlk
başlarda minik böceğimsi yaratıklar karşımıza çıkıyorlar ve bunları
normal silahlarımızla tıkır tıkır öldürebiliyoruz. Ama daha büyükleri
geldiği zaman, öncelikle normal silahımızla enerjilerini sonuna kadar
düşürmemiz, hemen ardından da alev silahıyla yakmamız gerekiyor. Eğer
yaratıklar hamileyse, içlerinden yavruları çıkıp sizi ısırabiliyorlar.
Alev makineniz yoksa, kaynak makinesi gibi daha minik silahlar da
bulabiliyorsunuz. Oyunda sağlık veya silah gibi derdiniz pek olmuyor,
genelde kıyıda köşede, ter edilmiş odalarda silah ve sağlık
bulabiliyorsunuz.
Silahlarımız fazla çeşitli değil. Tabanca, makineli tüfek, shotgun,
grenade launcher, alev makinesi, kaynak makinesi, sniper silahlarımız
arasında. Ayrıca kullanacağımız aletler de oyun boyunca bize yardımcı
oluyor. Bunlar arasında, yangın söndürücü, kan testi, adrenalin, 3
çeşit el bombası, el feneri ve sağlık çantası var. Aralarında en
önemlisi el feneri. Çünkü genelde karanlık mekanlarda olacağız ve
kıyıda köşede silah ve sağlık bulmak için el fenerine ihtiyacımız
olacak. Yangın söndürücü ise hiç beklemediğimiz bir anda çıkan
yangınlarda kızarmamamız için yardımımıza koşacak.
Oyunun grafikleri, fazla detaylı olmamakla birlikte göze hoş gözüküyor.
Geforce 3 ve daha yukarısı ekran kartları için yapılmış bir dolu
efektle geliyor ve bunlar atmosferi ikiye katlayan cinsten ışık
oyunları. Sallanan lambalar sis gibi şeyler. Karakter animasyonları
oldukça yumuşak, yüz modellemeleri de detaylı sayılır. Ama genel olarak
mekan ve karakterler fazla detaylı değiller. Ama yine de neyin ne
olduğu anlaşılabiliyor. Mesela kullandığımız bilgisayarlardaki masaüstü
ikonlarını görebiliyoruz
Oyundaki canavar modellemeleri ise herşeyden daha iyi olmuş, bazen
kameralarla falan izleme şansınız oluyor, yakından bakarak incelerseniz
çok "şeker" modellendiklerini göreceksiniz.
Oyun ses olarak da oldukça başarılı. Dinamik müzikler oyunun
atmosferini körüklüyor. Girdiğiniz odalarda değişen müzik, savaşlarda
temposu artan kemanlar falan hep sizi koltuğunuzdan fırlatmak için
yapılmışlar. Ayrıca oyunun credits müziği de oldukça iyiymiş. Silah
seslendirmeleri, mekanlardaki akustik de iyi ayarlanmış. Yankılanma
efektleri, yaratıkların böğürmeleri falan da oldukça yerinde. Sadece
arada sırada ara demolarda ses gidiyor, bunun çözümü nedir bilmiyorum
ama fazla sorun olacağını sanmıyorum.
Sistem ihtiyacı olarak o kadar da yüksek bir sisteme ihtiyaç duymuyor
bu oyun. Ama yine de P3-800 ve 128 RAM'den aşağı olmasın ki ağız
tadıyla oynayabilesiniz. Oyun GeForce 2 MX'lerde de rahat çalışabiliyor
ama dediğim gibi, Geforce 3 ve yukarısı için optimize edilmiş aslında.
Yazının sonuna gelirken, bu oyunu sizlere ısrarla tavsiye ediyorum.
Çünkü gerçekten alınması ve korkulması gereken bir oyun. Ben aldım ve
korktum. Gerçekten
Gerek konusu, gerek atmosferi, beklenmedik olayları falan, aynen
filmini yansıtıyor. Oyunu oynamadan önce fırsatını bulursanız filmini
izlemenizi tavsiye ederim. Oyun o zaman daha da anlamlı hale geliyor.
Şimdi ben bu yazıyı bitiriyorum, siz de hemen gidip bu oyunu
alıyorsunuz.
Sistem Gereksinimleri :
İşletim Sistemi: Windows 98/ME/2000/XP
İşlemci: 400 MHz Pentium III
RAM: 64 MB of
Ekran Kartı: 8 MB 3D
HDD: 600 MB
FileFactory Linkleri :